25 Mayıs 2015 Pazartesi

Bildiğimi, Biliyordum

Sonunu bilerek yaşamanın tadı 
Damağıma temas eden salatanın 
Son lokmasındaki sirke tadına benzer, 
Acı, ekşi ya da mayahoşumsuya benzer 
bir tat bırakmış olsa da seviyorum bilmeyi, anlarsın...
Anlarsın dediğime bakma sen benim 
Bünyem seni biraz da bu yüzden öteledi,
Uzaklaştırdı, kaçtı. Ne bileyim ki,
Ben hiç böylesine tadına bakmamıştım.
Portakal soslu pekin ördeğini ilk defa yedim...
Neyse okuduğunda hiçbir şey anlamayacağından da eminim.
Zaten okuyacağına da ihtimal vermiyorum ya..

Okuma da zaten. Ne işine yarayacak ki bu satırlar.
İçime hapsettiğim adamı özgür bırakmaz.
İçime hapsettiğim adam kimsenin işine de yaramaz.
Beni boş verin, kaçın kendinizi kurtarın bence.
Çırpınıyorum ama kurtulma çabası değil bu,
Sakın ha yanlış anlaşılmasın.
Daha derine batma isteğimden gelen bir bilinçaltı endişesidir.
Öyleyse sen git ve sakın arkana bakma.
Ne demiştik.
Silinmeyen her hatıra kalbini kanatır sevgili kalemim.

Uzatmanın anlamı yok. Hırsızlık mesleğimdir,
Gene bir yerlerden ya da birilerinden bir şey çalarım.
Üzülmesinler diye de farkettirmem
Ya da onu unutturacak başka bir şey sokarım akıllarına.
Ya da... Uydururum bir şeyler yahu. Takma sen kafana..
Arkamdan kendim söylemediğim halde koşan
Bir sürü benim ağzıma aşina ama bırakın dudaklarımı
Aklımı sarmayalan kafa tasımdaki saçlarımın
Telinin ucuna bile gelmeyecek cümleler duyuyorum. ,
Dikkat edin "ben ağzıma geleni kulağımdan esirgemem"
Kırarım kalbinizi. Şimdi bir sürü şey söylerim size de
Bahaneleriniz de hazırdır.
Sizi tanırım ama çok sevmem, hatta ne diye seveyim ki.
Ne hayrınızı görmüşüm,
Meymenetsiz sıfatının gözlerimin zevkini bozmasına ilave olarak.
Bahane uydurmak zordur bazen ya da kılıf uydurmak
Çaldığın minareye uygun. Lakin derdim minare çalmak değil
İmama, camiye yakın olmaktı. Dedim ki içimden
"Ben gidemiyorum madem yanımda taşıyayım"

Kutlu olsun...Not: Çok güzel saçmaladım encümen bey... 

24 Mayıs 2015 Pazar

Boşluk da kalmak

Bir boşlukta kalmak
Boşlukta yalnız kalmak kadar kötü değil. 
İmdat diyecek birinin olmayışı. 
İmdat desen de kimsenin duymayacak 
Umursamayacak oluşu kadar kötü değil. 
Önce karanlığın çökmesini
Daha sonra aydınlanmasını beklemek
Ve sürekli beklemek kadar kötü değil.
İnan bana değil.
Neden ve ne için yaşıyorum diye
Sorguluyorum kendimi, düşünüyorum sürekli.
Şu an aldığım nefesin hikmeti nedir
Bu nefesi haketmek için ne yaptım
Ya da ne yapmalıyım diye sorguluyorum.
Bir sonuca varamıyorum.
Ve kayboluyorum.
Yavaş yavaş ve ızdırapla..
Canım yana yana..
Etlerimi tırmalaya tırmalaya
Ağır çekimde geberiyorum...


24.05.2015/20.33

Gitmek istiyordu şehirler

Göçüyordu tüm şehirler
Zemheri ayından korkar bir halde
Hiçbiri yerinden memnun değildi
Dağların engebelerinden ovalarından
Akarsu ve göllerinden
Hepsi kendinde bir kusur görüyordu
Gitmek istiyordu şehirler
Sokakları geniş meydanlara açılan
Salkım söğütlerin gölgesinde
Uzun ve derin nefesler alınabilen
Hayalleri gerçek yapacak şehirlere.
Gitmek istiyordu şehirler
Mavi gökyüzüne komşu
Yem yeşil ovalara
Seyir tepelerinden bakan
Boğaza nazır köşklere komşu şehirlere...
Gitmek istiyordu şehirler
Sokaklarında el ele yaşlanmış
Sevdalıların dolaştığı
Kuş cıvıltalarının notalarının duyulduğu
Leyleklerin göç yollarında olan şehirlere
Gitmek istiyordu şehirler
Bir daha gitmeyi düşünmeden
Sıkıntıların sonunda mutlu olunan
Gülümselerim bir virüs gibi yayıldığı
Huzurun yerleşik hayata geçtiği yerlere.
Gitmek istiyordu şehirler
En kalabalıkları en sakinlerine
En sakinleri en kalabalıklarına
Hiç kimsenin özlem duymadığı şehirlere
Gitmek istiyordu şehirler
Sadece gitmek.
Kimsenin dur demeden arkalarından baktığı
Elveda demeden ayrılılan
Ve asla özlenmeyecek olan şehirlerden..

24.05.2015/17.35