18 Ağustos 2015 Salı

Vicdani REDD

"vicdani redd"'ciyiz bu ara

pencerenin önünde "plastik çiçekler ve böcekler"'in gezindiği eski zamanlardan birinde "küçük bir çocukken" oyun oynadığım ama sonra kaybettiğim birine "seni buldum" dedim. uzun bir aradan sonra eskileri yadetmek için dansa davet oynadık. ben davet ettim ve "modern adımlarla" dans ettik, "masal" gibi günlerdi. çoktandır içimde hissetmediğim heyecanımı tekrar kazanarak kendi kendime itiraf ettim evet "aşktı bu" ama platonik. çok koştum eskisi gib peşinde bir ara aşk bu kadar zor mu diye sormak içinde durdum bir yerlerde. apansızın içimden "çığlık" atmak, bağırmak adını haykırmak geldi. "sevsen de sevmesen de" umurumda değildi aslında ben zaten sen beni sevmişsin gibi düşüerek birşeyler kazandım "yaşandım daha çok" diye geçirdim hep içimden, çok şey öğrendim sayende, "her neyse"...

sense keşke dediğinden beridir kısa mesajlarda hep "bir şovalye var içinde", sen benim "donkişot"'umsun derken ben sana şansını fazla zorlama bırak "tamam böyle kalsın" derken içten içe inandığın astrotanrı sana ve bana "öyle boş ki hayat" diyordu.

2 Temmuz 2015 Perşembe

Saklı Cennetler

Çöllerdeki vahalara benzer
Küçük ve yemyeşil bahçeler vardı
Beton yığınlarının arasında saklanan
Biz bilirdik oraları, arar bulurduk
Saklı birer cennet gibiydi oralar
Avuturduk gönlümüzü, gökyüzünün dahi
Yeşile çaldığı, maviyi sakladığı
Müstesna yerlerdi oralar

25 Mayıs 2015 Pazartesi

Bildiğimi, Biliyordum

Sonunu bilerek yaşamanın tadı 
Damağıma temas eden salatanın 
Son lokmasındaki sirke tadına benzer, 
Acı, ekşi ya da mayahoşumsuya benzer 
bir tat bırakmış olsa da seviyorum bilmeyi, anlarsın...
Anlarsın dediğime bakma sen benim 
Bünyem seni biraz da bu yüzden öteledi,
Uzaklaştırdı, kaçtı. Ne bileyim ki,
Ben hiç böylesine tadına bakmamıştım.
Portakal soslu pekin ördeğini ilk defa yedim...
Neyse okuduğunda hiçbir şey anlamayacağından da eminim.
Zaten okuyacağına da ihtimal vermiyorum ya..

Okuma da zaten. Ne işine yarayacak ki bu satırlar.
İçime hapsettiğim adamı özgür bırakmaz.
İçime hapsettiğim adam kimsenin işine de yaramaz.
Beni boş verin, kaçın kendinizi kurtarın bence.
Çırpınıyorum ama kurtulma çabası değil bu,
Sakın ha yanlış anlaşılmasın.
Daha derine batma isteğimden gelen bir bilinçaltı endişesidir.
Öyleyse sen git ve sakın arkana bakma.
Ne demiştik.
Silinmeyen her hatıra kalbini kanatır sevgili kalemim.

Uzatmanın anlamı yok. Hırsızlık mesleğimdir,
Gene bir yerlerden ya da birilerinden bir şey çalarım.
Üzülmesinler diye de farkettirmem
Ya da onu unutturacak başka bir şey sokarım akıllarına.
Ya da... Uydururum bir şeyler yahu. Takma sen kafana..
Arkamdan kendim söylemediğim halde koşan
Bir sürü benim ağzıma aşina ama bırakın dudaklarımı
Aklımı sarmayalan kafa tasımdaki saçlarımın
Telinin ucuna bile gelmeyecek cümleler duyuyorum. ,
Dikkat edin "ben ağzıma geleni kulağımdan esirgemem"
Kırarım kalbinizi. Şimdi bir sürü şey söylerim size de
Bahaneleriniz de hazırdır.
Sizi tanırım ama çok sevmem, hatta ne diye seveyim ki.
Ne hayrınızı görmüşüm,
Meymenetsiz sıfatının gözlerimin zevkini bozmasına ilave olarak.
Bahane uydurmak zordur bazen ya da kılıf uydurmak
Çaldığın minareye uygun. Lakin derdim minare çalmak değil
İmama, camiye yakın olmaktı. Dedim ki içimden
"Ben gidemiyorum madem yanımda taşıyayım"

Kutlu olsun...Not: Çok güzel saçmaladım encümen bey... 

24 Mayıs 2015 Pazar

Boşluk da kalmak

Bir boşlukta kalmak
Boşlukta yalnız kalmak kadar kötü değil. 
İmdat diyecek birinin olmayışı. 
İmdat desen de kimsenin duymayacak 
Umursamayacak oluşu kadar kötü değil. 
Önce karanlığın çökmesini
Daha sonra aydınlanmasını beklemek
Ve sürekli beklemek kadar kötü değil.
İnan bana değil.
Neden ve ne için yaşıyorum diye
Sorguluyorum kendimi, düşünüyorum sürekli.
Şu an aldığım nefesin hikmeti nedir
Bu nefesi haketmek için ne yaptım
Ya da ne yapmalıyım diye sorguluyorum.
Bir sonuca varamıyorum.
Ve kayboluyorum.
Yavaş yavaş ve ızdırapla..
Canım yana yana..
Etlerimi tırmalaya tırmalaya
Ağır çekimde geberiyorum...


24.05.2015/20.33

Gitmek istiyordu şehirler

Göçüyordu tüm şehirler
Zemheri ayından korkar bir halde
Hiçbiri yerinden memnun değildi
Dağların engebelerinden ovalarından
Akarsu ve göllerinden
Hepsi kendinde bir kusur görüyordu
Gitmek istiyordu şehirler
Sokakları geniş meydanlara açılan
Salkım söğütlerin gölgesinde
Uzun ve derin nefesler alınabilen
Hayalleri gerçek yapacak şehirlere.
Gitmek istiyordu şehirler
Mavi gökyüzüne komşu
Yem yeşil ovalara
Seyir tepelerinden bakan
Boğaza nazır köşklere komşu şehirlere...
Gitmek istiyordu şehirler
Sokaklarında el ele yaşlanmış
Sevdalıların dolaştığı
Kuş cıvıltalarının notalarının duyulduğu
Leyleklerin göç yollarında olan şehirlere
Gitmek istiyordu şehirler
Bir daha gitmeyi düşünmeden
Sıkıntıların sonunda mutlu olunan
Gülümselerim bir virüs gibi yayıldığı
Huzurun yerleşik hayata geçtiği yerlere.
Gitmek istiyordu şehirler
En kalabalıkları en sakinlerine
En sakinleri en kalabalıklarına
Hiç kimsenin özlem duymadığı şehirlere
Gitmek istiyordu şehirler
Sadece gitmek.
Kimsenin dur demeden arkalarından baktığı
Elveda demeden ayrılılan
Ve asla özlenmeyecek olan şehirlerden..

24.05.2015/17.35

21 Mayıs 2015 Perşembe

Ruhumu okşadın çocuk

Ruhumu okşadın çocuk.
Kaç git buralardan,
Sevmezler buralarda senin gibileri.
Ellerini keser, sesini kısarlar

Ruhumu okşadın çocuk
Çocuk oldum
Oyuncak oldum ellerinde
Hattımı kaybettim savaş meydanımda
Haddimi aştım kalbine dokununca

Ruhumu okşadın çocuk
Yaşlanıyoruz, hem de hepimiz
Her gün daha çok beliriyor çizgiler
Daha derinleşiyor her şeyden kalanlar
Ve artık kimseyi yaralamıyor yalanlar

Ruhumu kaybettim çocuk
Ellerine teslim ettiğim avuçlarda
Kırılmalarını izledim yavaş yavaş
Kaç çocuk kaç, buralardan kaç
Sevmezler buralarda senin gibileri...

21.05.2015/16.48

18 Mayıs 2015 Pazartesi

Hiç mi Kimsesisiz

Yanmak lazım cayır cayır
Sevdaların elinde
Koşmak lazım düz ve bayır
Memleketin yellerinde
Avuçları açmalı semaya
Dolu dolu ve inançlı
Gözleri faltaşı gibi açılmış
Şaşkınlık dolu ifadelerle bakarken
Üzülmek yersiz be kadın
Seni kaybettikten sonra
Pişman olmanın bir faydası yok
Ne sana nede bana..

Gökyüzü karanlık habersiz miyiz?
Bir yerlere göç var da
Kalan biz miyiz?
Yalnızız onu anladık da
Sorarım size kaybedenler
Hiç mi kimsesisiz?

18.05.2015/01.22

5 Mayıs 2015 Salı

Saat Daha 3

Boş zamanlara dolmuş
Boş insanlardık
Zamanı doldurma çabasıyla yorulan
Ezilen büzülen yaratıklar
Kimsede cesaret yok
Korka korka nefes alıyoruz
Yaşamaktan korkuyoruz adeta
Akşama olsa da bir yatsak
Saat daha 03:00...

11 Nisan 2015 Cumartesi

Varlığın bana muhtaç

Yoksun işte
Gözlerimi yumduğumda
Kulaklarımı tıkadığımda
Burnumu kapadığımda
Yüreğimi su serptiğimde
Yoksun işte
Aklıma dur dediğimde
Kalbime atma dediğimde
Yoksun işte
Öldüğümde,
Yoksun işte
Varlığın bana muhtaç
O kadar!

6 Nisan 2015 Pazartesi

Afilli İmzalar

Ben seni beğensem  
Ben beğensem seni  
Seni ben beğensem    
Bazen kelimelerin yeri değişse de
Değişmez özü cümlelerin.    
Yazan çizen seven sevişen
Bir suru insan var şu an ama
Ben sana seni çizmek isterim.
Bir nokta kadar küçüksün,
Kalabalıkların içinde  
Okyanuslar kadar kalabalıksın gönlünde  
Ama yalnızsın        
Ama yanmissin cehennem vadilerinde
Elinden tutan yok    
Sevenlerine gülümsüyorsun                    
Ama kendine acıman yok.                          
Umarım bir gün ayna kağıdın üzerine
Yan yana imza atariz.
Kuyrukları sonsuza giden
Afilli imzalardan.

06.04.2015 01:23

20 Mart 2015 Cuma

Tahammül

Gitmek için
Bir imkanı yoksa eğer,
Tahammüle mecbur kalır
İnsan..

19 Mart 2015 Perşembe

Beraat

Kendimi,
İçimde yargıladığım
Tüm davalardan
Bugün beraat ettirdim..

1 Mart 2015 Pazar

Topuklu Ayakkabılar

Gözlerinde görmüştüm
Sakladığın yalnızlığı
Seninle geç tanışmak
Kalbimin teş şanssızlığı

Ellerine sarıldım ben
Bırakıp gitme diye
Ayaklarına kapandım
Başkasna gitme diye

Gözlerimi diktim her gün
Döner dediğim yollarına
Kulak kabarttım her gün
Kırmızı topuklu ayakkabılarına..


01.03.2015
01:45

22 Şubat 2015 Pazar

Anlaştık mı? Nasip!

Şimdi içimdeki çukurlara karanlıklar çöktü
Anlamazsınız, anlayamazsınız siz.
Bilemezsiniz!
Belki de malumunuzdur, karanlıktır bu çukurlar
Ve bir ihtimal ki
Ağızları bağlıdır burda saklanan kalabalıkların
Belki bu karanlık çukur
Her gece parti yapılan evlerden
Ve eylemlerin meskeni o kocaman meydanlardan bile kalabalıktır
Bu çukurların o kalabalık meydanlardan tek farkı
Derinlerden gelen sessizliğidir
Koca bir kalabalık dahi olsanız
Sizi yalnız ve tek başınıza hissettirmesi
HİSSİZLEŞTİRMESİ...
Bu çukurlardaki insanların ağız kokusu bile yok
Olsa alırdım kokusunu bilirsiniz.
Söylediklerimi hatırlıyorum ihtiyar
Neden unutayım!
Bu koca çukurda "Yalnızım" diyorum
Belki de kalabalığım
O kadar kalabalığım ki
Kalabalık olma sırası bir türlü bana gelmiyor
Alıyor musun?
Emin olduğum şey şu,
Yazmaya başladığım hiçbir cümlenin sonu yok
Aslınd yazasım bile yok
SAÇMALIK...

Bilmiyorum, hiçbir şey bilmiyorum
Bu yüzden de kesinlikten uzaklaşıyorum
Üzgünüm çoğu zaman
Çoğu zaman yüzümde
ıssız ve dargın bir sessizlik göçebe hayattan
Yerleşik hayata geçiyormuş gibi hissediyorum
AHH ANLAR..
Geçmiyor gibi duran ve anında unutulan ANLAR

Unutmak, eylemlerin en karakterlisidir
Daha çok unutmalıyız, unutmak şarttır
Anlıyor musun ihtiyar?
Unutmak lazım gelir ve gider
Yarın için, yarında gülümsemek ve ağlayabilmek için
UNUTTTUM GİTTİ
Belki yine gelir...

Neyi, ne zaman ve nasıl unuttum sahi?
Nereye gitti umutlarım
Böyle yalan mı olur?
İnsan unutmaz!
Bilirim ki insan sadece alışır
Ve kalabalıklara karışır, bazı bazı arkadaşlarla


Yapayalnızım diyorum, yazdıklarım bile yalnız
Şimdi biri gelip de tepemde dikilsin ve
Yaptığım şu goy goy muhabbetlerimi okusun
Benimle dalga geçsin
Ben de bu saçma kelimelerden oluşan cümleleri
Çöpe atayım istiyorum
Ama ihtiyar
Yazdıklarım okunmayacak kadar yalnızım
Anlaşamıyoruz seninle ihtiyar
Hiç anlamaya çalışmıyorsun beni
Bir sorun var,
Her şeye geç ulaşmış,
Ulaşırken de kolu kanadı kırılmış kaç insan tanıyorsun?


Ben her gün aynada görüyorum bir tanesini
Yerimde saymak için bile koşmak zorundayım
Zira yürüyen bir yolda yaşıyorum
Ve yol, benim gitmek istediğim istikametin tam tersi yönde
Son sürat hareket ediyor
ANLAŞTIK MI?
NASİP!!!



16 Şubat 2015 Pazartesi

Nöbet

İnsan eğer çok seviyorsa
Sevdiğine dürbünün tersinde bakarmış

Yakın uzaklaşır
Uzak daha bir uzaklaşırmış

Hayat bazen seraptır
Bazen de gökkuşağı

Var mıdır?
Yok mudur?

Muğlaktır işte
Senin anlayacağın..

Nefes aldın mı bugün
Öp de koy başına

Yatağında rahat uyumuşsan
Birileri nöbet başındadır..

16.02.2015

15 Şubat 2015 Pazar

Uçurtmalar

Uçurtmalar gökyüzünde rengarenk uçuyor
İnsanlar yeryüzünde aceleyle koşuyor

Ben, karanlık gecelerde kaybolmuşum
Adımlarım hep ürkek, boşluklara tutunmuşum

Yüzyıl geçmiş ömrümden, yine de yaşıyorum
Omuzlarım düşmüş, bedenimden sarkıyor.

15.02.2015

Unutuyorum

Unutuyorum,
Hatırladığım ve unuttuğum her şeyi
Neden yazmaya başladım
Nerde esti bu rüzgar?
Kimi sevdim?
Kimlerden nefret ediyorum?

Neden yazmaya başladım
Neden unutuyorumla başladım
Hatırlamıyorum
Ben kimim nerdeyim,
Boşverdim...

Bazen öyle olur
En kötü zamanda en iyi
En iyi zamanında en kötü haberi alır insan
Unutun,
Unutamıyorsanız da alışın
Yoksa bu hayatın çekilmez..

Dedi, dersiniz..

15.02.2015

Hayatımın maçı

Hayatım,
90 dakikası sona ermiş
Pozisyonsuz ofsaytsız
Faulsüz kornersiz
Penaltı ve taşsız
Ve sonuç olarak golsüz
Berabere biten
Bir futbol maçı gibiydi
Tatsız, tuzsuz ve keyifsiz.


15.02.2015

14 Şubat 2015 Cumartesi

Çukur

İnsan bazı bazı yalnız kalır
Bazen gecelerde
Bazen gündüzlerde
Bazen de bazı özel günlerde
Hani böyle önceden
Randevu verilmiş bir zamanda
Ya da kurulmuş bir alarmda
Uyanamamak gibi bir şey
Randevunun iptal olduğundan habersizce
Bazen bazı sözler veririz
Ve ne tuhaf tesadüftür ki tutamayız
Sonra bir yılgınlık başlar
Ve kaplar bedenimizi
Yılgınlıklarımızı unutmak için
Tuhaf icatlar çıkarır
Zamanı iyi geçiriyormuş numarası yaparız
Bu zaman zarfında küçük bir şey olur
Ya da basir bir söz
İki hece 3 kelime
İçimizde dünyayı hatta evreni yok edecek
Derin mi derin bir çukur belirir
Önce kendimiz düşeriz çukura
Sonra bizi seven ve bize tutunan herkesi
Bu derin çukara çekeriz
Genellikle kimseler ölmez
Biz ve sevdiklerimiz o derin ve
Karanlık çukurda yaşamayı öğreniriz.

14.02.2015

24 Ocak 2015 Cumartesi

Ha geldi ha gelecek ölüm

Gönülsüz sevdalara düştü gönlüm
Uykusuz gecelerde geçti ömrüm
Her neredeysen dön ne olursun
Sonsuza az kaldı, ha geldi ha gelecek ölüm...


24.01.2015

22 Ocak 2015 Perşembe

GÜZEL

Gelse o güzel meclise
Görse yahut bir dinlese
Gönlümdeki acı vesvese
Gitti gelmez, yattı kalkmaz yarim


Üzüldüm de ne dizildi yoluma
Bilene sordum, ne doldu koynuma
Utancımdan dokunamam boynuna
Üzdü, üzüldü geri gelmez yarim


Zevkine sefasına olmaz itiraz
Zanlınım, katil diye beni yaz
Zalime, zulumde zırh dayanmaz
Ziyan etti, geri bakmaz yarim


Ey bahtımın küçük payı
Emirle çekmişsin yayı
Ezildik çok kere, yok yere dayı
El aldı, geri dönemez yarim


Lakin hayat ve yaşamak güzel
Laleler, güller kokan bir el
Lodos gibi esen dağıtıcı bir yel
Lal oldu, daha konuşmaz yarim.

21 Ocak 2015 Çarşamba

Uyduruk Din

Uydurma bir dinin
Sahte ve çıkarcı ruhani lideri gibiyim
Söylediklerim, vaatlerim yalan
Lakin başkalarının yaptığı gibi
Kimseye cennetten bir bahçe
Ya da tertemiz huriler vaat etmedim
Bir şeyler fısıldadım kulaklara
Hiçbiri de kötü şeyler değildi eminim!
Belki eski hayatlarının saçmalıkları azaldı
Ya da benim kriterlerime göre daha doğru
Daha düzgün ve insan gibi bir yaşam için
Gerekli olanları öğrendiler
Çoğu güldüler benim kapımdan çıktıktan sonra
Ağlayanlar da olmuştur belki
Ben her gün ağladıktan sonra
Onlarda kırk yılda bir birer damla gözyaşı akıtsınlar
Ne olacak ki!
Ben yine duramayacağım biliyorum
Konuşmaya ve söylemeye devam edeceğim
İnanıp inanmamak, yapıp yapmamak
Sizlere kalmış...

21.01.2015
17.15

18 Ocak 2015 Pazar

Düşsem Güzelleşecektim

Yılgın sonbaharlar biriktrdim
Taze ömrümün her gününde
Goncagüller soldular içimde
Daha açılmadan, hem de niceleri
Gözleri nemli baharları sevdim
Ve ulaşılmaz sevdalara yakalandım
Tutuldum, tutuklu kaldım asırlarca
Geçmek, bitmek bilmedi zaman
Esaretin bile esiri oldum bazı bazı
Ellerim kollarım bağlandı, bağlıydı
Ben sustum hep kendi içimde
Dışımda konuşuyor gözüksem de
Ben bittim, ben küçüldüm
Ya da herkes büyüdüğümü sandı
Kıyısına geldim uçurumların
Tökezledim bazen böyle zamanlarda
Düşmedim, belki de düşemedim
Düşsem, düşlerime gömülsem
Düşsem güzelleşecektim
Düşemedim...

18.01.2015
21.46

Kime Kıyarsan Kıy

Saçları kızıl, sanki ateş parçası
Derinlere işledi hasretinin sancısı
Geçmiyor, düzelmiyor ki kalbimin ağrısı
Unutsam da geçse bu baş ağrısı

Kime kıyarsan kıy, sayarsan say
Umurumda değil
Ben seni sayıklarım, hatırlarım
Elimde değil
Geceler var, sabah olmaz uyku
Gözümde değil
Dönme bir daha istemem ki ben seni


Gözlerinden okunur sanki kitap gibi
Yazılanlar yalanmış bir roman gibi
Okuduklarıma kanmışım bir salak gibi
Bir daha kanmam istesende sevgili


Kime kıyarsan kıy, sayarsan say
Umurumda değil
Ben seni sayıklarım, hatırlarım
Elimde değil
Geceler var, sabah olmaz uyku
Gözümde değil
Dönme bir daha istemem ki ben seni

11 Ocak 2015 Pazar

Karaktersiz

Gözleri karaktersizdi
Sanki, eksik doğmuştu
Ya da çok güvendiği birine
Ödünç yahut borç vermişti
Ama durum çok netti
Gözleri karaktersizdi
O kadar..

11.01.2015
23.16